Ekol Hastanesi Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Adnan Şimşir, “Ailesinde prostat kanseri öyküsü olan erkeklerin 40 yaşından itibaren, olmayanların ise 45 yaşında itibaren yılda 1 kez prostat kanser taraması için bir üroloji uzmanına başvurması önemlidir. Her hastalıkta olduğu gibi prostat kanserinde de erken tanı hayat kurtarır. Günümüzde tüm dünyada erkeklerde sık görülen kanser türlerinden birisi prostat kanseridir” dedi.
Prostat kanserinin bir erkek hastalığı olduğunu belirten Prof. Dr. Adnan Şimşir, “Prostat üreme sisteminde olan bez yapısında bir organdır. Prostat, mesanenin hemen altında ve kalın bağırsağın son kısmının hemen önünde bulunur. Ceviz büyüklüğünde olup üretra ismi verilen dış idrar kanalının bir kısmını çevreler. Bu organın başlıca görevleri arasında meninin bir kısmını oluşturan salgıyı üretmek, idrar tutmaya katkıda bulunmak ve enfeksiyonlara karşı koruyucu bariyer olmak sayılabilir” dedi.
Prostat bezi doğumda yer alan bir organ olmasına rağmen oldukça küçük boyutlarda ve pasif bekleyen bir yapıya sahip olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Adnan Şimşir, “Ergenliğe girme ile beraber aktif hale gelip çalışmaya başlar ve bu çalışma ömür boyu devam eder. Prostatı kabaca içerisinde yaklaşık 30 civarında, tükrük bezine benzer yapıda bezlerden oluşan bir nar meyvesine benzetebiliriz. İşte bu bezler yaşam boyunca büyüme potansiyeline sahiptir ki buna iyi huylu prostat büyümesi (BPH) denmektedir. Ergenliğe girme ile başlayan BPH yaşam boyu devam eder. Ancak başta genetik nedenler olmakla beraber pek çok etkenin katkısıyla bulgu verir. Özetle her erkeğin prostatı büyüyecektir ancak kimileri hiç etkilenmese de kimileri bu hastalıktan ciddi müzdarip olmaktadır” dedi.
Kansere Çevirebilir
Prostatın bir diğer hastalığının kanser olduğunu kaydeden Prof. Dr. Adnan Şimşir, “Kanserden korunma, kanser olma olasılığını azaltmak için alınması gereken önlemlerdir. Bu sayede bir grup veya popülasyondaki yeni kanser vakalarının sayısı azalır. Prostat kanseri, kontrolsüz çoğalabilme yeteneğine sahip kötü huylu hücrelerin prostat dokusunda bulunması ile karakterize bir hastalıktır. Günümüzde her erkek prostat kanseri için risk altındadır. Seksenli yılların başında keşfedilen Prostat Spesifik Antijen (PSA) denen kan testi tarama aşamasında önemli gereçlerden biridir. Buradaki temel sorun ise PSA’nın prostatın hemen her hastalığında yükselmesidir. Bu nedenle her PSA yüksekliği saptanan hastanın prostat kanseri olma ihtimali yoktur. Önemli olan konu PSA’nın neden yükseldiğini ve özellikle de kansere bağlı bir yükselme mi olup olmadığını saptamaktır. Bu nedenle kan testine ilaveten yapılan ikinci tarama yöntemi parmakla rektal muayenedir. 21. yüzyılda dahi tüm teknolojik gelişmelere rağmen parmakla prostat muayenesi kanser taramasında çok önemli bulgular vermektedir ve mutlak yapılmalıdır.
MR Görüntüleme
Son 10 yılda bu konuda yaşanan diğer bir gelişme de prostatın magnetik rezonans (MR) görüntülenmesi olduğunu belirten Prof. Dr. Adnan Şimşir, “Prostat MR’ı kanser taramasında yüzde 90 seviyesinde verdiği doğru bilgiler nedeniyle önümüzdeki yıllarda tarama testlerinin olmazsa olması yolunda yer alacağını düşündürmektedir. Kısacası prostat kanseri pek çok tedavi seçeneği olması nedeniyle hastaların hayatına oldukça düşük oranda malolan bir kanserdir. Ancak Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre erkek cinsiyette yer alan kanserler arasında ikinci en sıklıkta (bazı verilere göre en sık) görülen kanser olması önem arz etmektedir. Özellikle yaşlı erkeklerde oldukça yaygındır. Günümüzde her beş erkekten birine prostat kanseri teşhisi konulmaktadır ve 80 yaşındaki erkeklerin yüzde 30-35’inde görülmektedir. Neyse ki elimizdeki olanaklar sayesinde prostat kanseri teşhisi konan erkeklerin çoğu prostat kanseri nedeniyle yaşamlarını yitirmezler.”