Ekol Balçova Tıp Merkezi Kulak Burun Boğaz Kliniği’nden Prof. Dr. Ali Altuntaş, “Estetik burun ameliyatlarının tedavisinde genellikle açık yöntemler tercih ediliyor. Bu ameliyatların amacı, burnun dışarıdan bakıldığı zaman doğal olması, ameliyat olduğu anlaşılmaması, şekil bozukluğu olmaması ve kişinin rahat nefes alabilmesidir.”
Eskiden beri uygulana gelen klasik rinoplasti ameliyat tekniğinin, kapalı teknik yani burun deliklerinin içinden kesilerek yapılan, sınırlı görüş ve çalışma imkanı sağlayan yöntem olduğunu belirten Ekol Hastanesi Kulak Burun Boğaz Kliniği’nden Prof. Dr. Ali Altuntaş “Burunun dış kısmında herhangi bir kesi yoktur. Bu yöntemle kısıtlı görüş nedeniyle daha çok parmaklarla hissedilerek burun şekillendirmeye çalışılır. 1970’li yıllardan sonra ise eski Yugoslavya’da tanımlanan, ancak Kuzey Amerika’da geliştirilerek dünyaya popüler hale gelen açık teknikle yapılan rinoplastiler gündeme geldi.
Açık teknikle yapılan rinoplastilerde geniş görüş imkanı bulunur. Rahat ve güvenli dikiş ve şekillendirme işlemleri, rahat kanama kontrolü ile direkt görüş altında yani dokuları normal doğal pozisyonunda görerek ameliyatı gerçekleştirme imkanı ortaya çıktı. Özellikle eğri burun gibi zor olgulardaki başarılı ve güvenli uygulama imkanı açık teknik rinoplastiyi bir anda dünyada popüler hale getirdi” dedi.
Dışarıdan İz Farkedilmez
Kapalı teknikte cilt kesisinin olmamasının bir avantaj gibi gösterilse de açık teknik rinoplasti ameliyatının yıllar içerisinde gittikçe kapalı teknik rinoplastinin yerini aldığını kaydeden Prof. Dr. Ali Altuntaş, “Bu yeni yönteme karşı olan hekimler bile zaman içerisinde zorlandıkları vakalarda açık teknikle ameliyat yapmayı tercih eder hale geldi. Açık ve kapalı teknik arasındaki tek fark, burnun alt kısmında, orta bölmede zaten çok da görünür olmayan bir bölgede 3-4 milimetrelik küçük bir kesidir. Ancak bu kesi ile burun yapıları o kadar güzel bir şekilde ortaya konmaktadır ki her şeyi daha kontrollü bir şekilde görerek ameliyat yapma imkanı oluşturmaktadır. Şu anki güncel duruma bakacak olursak sadece kapalı teknikle ameliyat yapan hekim sayısı oldukça sınırlıdır ve günümüzde ülkemizde ve dünyada burun cerrahlarının büyük bölümü açık teknikle ameliyat yapmaktadırlar. Kapalı teknik fazla şekil bozukluğu olmayan kısıtlı vakalarda uygulanır hale geldi. Açık teknikte burnun alt kısmında burun deliklerinin arasındaki kolumella adı verilen orta bölmede küçük bir kesi vardır ve bu kesi yeri iz bırakmayan özel dikiş materyalleri ile usulüne uygun dikilince farkedilemez derecede güzel iyileşir. Bazen o kadar güzel iyileşir ki dikkatle bakılırsa bile fark edemezsiniz. Kendi uygulamalarımızda dikiş izi konusunda bugüne kadar sorun yaşamamaktayız” dedi.
Prof. Dr. Ali Altuntaş, “Açık teknik, ayrıca rahat dikiş atma, kanama kontrolü, görerek törpüleme, yine görerek ultrasonic piezzo cihazı gibi yeni teknolojik enstrümanları rahat ve başarılı kullanma imkanı sağlar. Kapalı teknikte ise bu işlemler imkansız olmasa bile oldukça zordur, hatta bazen risklidir. Sonuç olarak, rinoplastide açık ve kapalı teknikler birer yaklaşım şeklidir. Bu yaklaşım şekillerinden açık teknik, avantajları nedeniyle daha çok tercih edilir hale gelmiştir. Açık tekniğin avantajları, başarısı ve konforu bizim de açık tekniği daha da fazla tercih etmemize neden olmaktadır” şeklinde konuştu.