Günümüzde metabolik hastalıkların artması ile beraber böbrek kanserlerinin görülme sıklığı artmıştır. Böbrek kanserleri çok sinsi ilerleyen bir hastalıktır. Hipertansiyon, sigara kullanımı, obezite, yüksek proteinli beslenme, hareketsiz yaşam tarzı böbrek kanseri riskini belirgin arttırmaktadır.
Dünya genelinde ürogenital kanserler içerisinde prostat ve mesane kanserinden sonra 3. sırada yer alan böbrek kanseri nedeniyle her yıl 100 bin kişi yaşamını yitirmektedir. Böbrek kanserlerinin yarıdan fazlası rastlantısal olarak tanı almaktadır.
Genellikle başka bir hastalık nedeniyle yapılan ultrason ve tomografide küçük boyutlu ve erken evredeki tümörler yakalanmaktadır. Ancak olguların yüzde 20 ila 30’u tanı konulduğunda metastaz yapmıştır.
Ayrıca böbreğe sınırlı böbrek kanserlerinin de yüzde 20 ila 40’ı, tedaviye rağmen metastaz yapmaktadır.
Böbrek kanserleri genellikle böğür bölgesinde künt ağrı ve şişlik, idrarda kanama, eğer diğer organlara metastaz yapmış ise metastaz yapmış olduğu organa bağlı olarak öksürük, kanlı balgam, kemik ağrıları, beyin tutulumuna bağlı belirtiler, halsizlik, kilo kaybı gibi belirtiler görülebilir.
Cerrahi tedavide amaç, mümkün olduğunca böbrek dokusunu koruyup tümöral kitlenin çıkarılmasıdır. Cerrahi tedavi açık ya da laparoskopik (kapalı) yöntemle yapılmaktadır. Laparoskopik yöntem, hasta iyileşme süresinin hızlı olması, daha az ağrı ve kanama olması ve hastanede kalış süresinin daha kısa olması nedeniyle açık cerrahiye göre daha avantajlıdır ve tercih sebebidir.