Estetik burun ameliyatlarının amacı, bakıldığı zaman doğal olması, ameliyat olduğu anlaşılmaması, şekil bozukluğu olmaması ve kişinin rahat nefes alabilmesidir.
Rinoplasti dediğimiz estetik burun ameliyatlarının tarihçesi oldukça eskidir. Eskiden beri uygulanagelen klasik rinoplasti ameliyat tekniği, kapalı teknik yani burun deliklerinin içinden kesilerek yapılan, sınırlı görüş ve çalışma imkanı sağlayan yöntemdir. Burunun dış kışmında herhangi bir kesi yoktur. Bu yöntemle kısıtlı görüş nedeniyle daha çok parmaklarla hissedilerek burun şekillendirmeye çalışılır. 1970’li yıllardan sonra ise eski Yugoslavya’da tanımlanan, ancak Kuzey Amerika’da geliştirilerek dünyaya popüler hale gelen açık teknikle yapılan rinoplastiler gündeme geldi.
Açık teknikle yapılan rinoplastilerde geniş görüş imkanı bulunur. Rahat ve güvenli dikiş ve şekillendirme işlemleri, rahat kanama kontrolü ile direct görüş altında yani dokuları normal doğal pozisyonunda görerek ameliyatı gerçekleştirme imkanı ortaya çıktı. Özellikle eğri burun gibi zor olgulardaki başarılı ve güvenli uygulama imkanı açık teknik rinoplastiyi bir anda dünyada popüler hale getirdi. Kapalı teknikte cilt kesisinin olmaması bir avantaj gibi gösterilse de açık teknik rinoplasti ameliyatı yıllar içerisinde gittikçe kapalı teknik rinoplastini yerini aldı. Bu yeni yönteme karşı olan hekimler bile zaman içerisinde zorlandıkları vakalarda açık teknikle ameliyat yapmayı tercih eder hale geldi. Açık ve kapalı teknik arasındaki tek fark, burnun alt kısmında, orta bölmede zaten çok da görünür olmayan bir bölgede 3-4 milimetrelik küçük bir kesidir. Ancak bu kesi ile burun yapıları o kadar güzel bir şekilde ortaya konmaktadır ki her şeyi daha kontrollü bir şekilde görerek ameliyat yapma imkanı oluşturmaktadır. Şu anki güncel duruma bakacak olursak sadece kapalı teknikle ameliyat yapan hekim sayısı oldukça sınırlıdır ve günümüzde ülkemizde ve dünyada burun cerrahlarının büyük bölümü açık teknikle ameliyat yapmaktadırlar. Kapalı teknik fazla şekil bozukluğu olmayan kısıtlı vakalarda uygulanır hale geldi. Açık teknikte burnun alt kısmında burun deliklerinin arasındaki kolumella adı verilen orta bölmede küçük bir kesi vardır ve bu kesi yeri iz bırakmayan özel dikiş materyalleri ile usulüne uygun dikilince farkedilemez derecede güzel iyileşir. Bazen o kadar güzel iyileşir ki dikkatle bakılırsa bile fark edemezsiniz. Kendi uygulamalarımızda dikiş izi konusunda bugüne kadar sorun yaşamamaktayız.
Açık teknikte, şekil bozukluğu oluşturan dokuları geniş ve rahat görme, değerlendirme ve rahatlıkla düzeltme, aletleri rahat kullanma, burnun bütün bölümlerine kolayca müdahale etme imkanı vardır. Özellikle Türkiye’de sık karşılaştığımız eğri burun olgularında hem nefes yolunun açılması hem de şeklinin düzeltilmesinde oldukça başarılı bir yaklaşım biçimidir. Açık teknik, ayrıca rahat dikiş atma, kanama kontrolü, görerek törpüleme, yine görerek ultrasonic piezzo cihazı gibi yeni teknolojik enstrümanları rahat ve başarılı kullanma imkanı sağlar. Kapalı teknikte ise bu işlemler imkansız olmasa bile oldukça zordur, hatta bazen risklidir. Sonuç olarak, rinoplastide açık ve kapalı teknikler birer yaklaşım şeklidir. Bu yaklaşım şekillerinden açık teknik, avantajları nedeniyle daha çok tercih edilir hale gelmiştir. Açık tekniğin avantajları, başarısı ve konforu bizim de açık tekniği daha da fazla tercih etmemize neden olmaktadır.
Açık teknikle yapılan rinoplastilerde geniş görüş imkanı bulunur. Rahat ve güvenli dikiş ve şekillendirme işlemleri, rahat kanama kontrolü ile direkt görüş altında yani dokuları normal doğal pozisyonunda görerek ameliyatı gerçekleştirme imkanı ortaya çıktı.
Kapalı teknikte cilt kesisinin olmaması bir avantaj gibi gösterilse de açık teknik rinoplasti ameliyatı yıllar içerisinde gittikçe kapalı teknik ninoplastinin yerini aldı.