Üriner Sistem Taş Hastalıkları
Üriner sistem taş hastalıkları, antik çağdan beri görülmektedir. Tarihte bilinen en erken taş hastalığı yaklaşık 7000 yıl öncesine ait Mısır’daki mumyalarda tespit edilen mesane ve böbrek taşlarıdır Böbrek ve üriner sistem taş hastalığı tüm dünyada toplum sağlığını tehdit etmektedir. Toplumda her on kişiden birinde ömrünün herhangi bir aşamasında taş oluşur ancak özellikle beslenme, yaşam tarzı ve çevresel etkenlerdeki bozulmalar hastalığın daha sık karşımıza cıkmasına sebep olmaktadır.
Tüm yaşam boyunca taş düşürme riski erkeklerde 10 erkekte 1'ken, bu sayı 30 kadında 1'dir. Taş hastalığı her yaş grubunda görülebilmekle birlikte, sıklık 20-50 yaşları arasında artmaktadır. Yaşamı boyunca bir kez üriner sisteminde taş problemi yaşamış bir kişinin 1 yıl içerisinde aynı problemle tekrar karşılaşma olasılığı yaklaşık %10, beşinci yılda %35 ve 10. Yılda %50’dir. Ailesinde üriner sistem taşı hikayesi olanlar yüksek risk grubundadırlar. Genetik yatkınlık, taş oluşumundaki önemli bir risk faktörüdür. ”
Üriner sistem taşları, böbrekte veya üriner kanalda görülen sert oluşumlardır. İdrarda çözülemeyen ve atılamayan maddelerin zamanla kristalleşmesi ve birikmesi ile oluşur. Normalde idrarda kristal oluşumunu engelleyecek koruyucu maddeler vardır. Ancak bazı insanlarda bu koruyucu mekanizma tam olarak çalışmayabilir ve kristalleşme, yani taş oluşumunun ilk evresi başlayabilir. Eğer kristalleşme yeterince ufak boyutta kalırsa idrar yollarından kendiliğinden geçip düşebilir.Üriner sistem taşları değişik oranlarda farklı kimyasal maddelerin bileşiminden oluşmaktadır. En sık rastlanan tipi (Tüm böbrek taşlarının yaklaşık %85’i) kalsiyum içeren taşlardır. Kalsiyum; değişik oranlarda oxalat veya fosfat ile birleşerek taş oluşturabilir. Taş oluşumuna neden olan bu kimyasal maddeler normalde kişinin günlük diyetinde bulunmakta ve vücudumuzun kemik ve kaslar gibi önemli organların yapısında yer almaktadır. Daha az sıklıkla rastlanan böbrek taşı tipleri; İdrar yollarında enfeksiyon nedeniyle oluşan Enfeksiyon taşları, bazı metabolik, beslenme ve genetik bozukluklara bağlı olarak oluşabilen Ürik Asit, Sistin ve Ksantin taşlarıdır.
Neden Böbreğimizde Taş Oluşur?
Coğrafi faktörler de taş oluşumunda etkindir. Dağlık, çöl veya tropikal bölgelerde yaşayanlarda taş görülme oranı yüksektir. Beslenme alışkanlığı taş oluşumundaki en önemli risk faktörlerinden biridir. Protein ve karbonhidratça zengin, lifli gıdalarca fakir diyet taş hastalığı riskini arttırmaktadır. Bazı besinlerin taş oluşum riskini artırmaktadır: Bu besinler arasında aşırı oranda protein ( kırmızı et, süt ve süt ürünleri),ıspanak, tuz, şekerli ve unlu mamuller, sakatat ürünleri, çikolata, koyu çay, kahve, kola, bira ve soda sayılmaktadır.
Günlük alınan su miktarı arttıkça risk azalmaktadır. Tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonları, bazı ilaçlar, geçirilmiş bazı barsak ameliyatları gut hastalığı gibi bazı metabolik hastalıklar da taş oluşumuna neden olmaktadır. Hareketsiz meslek mensupları (Masabaşı çalışanları) ve stresin de taş oluşumunda etkili olduğu düşünülmektedir.
Böbrek Taşının Belirtileri Nelerdir?
İlk ve genellikle en sık görülen yakınma şiddetli ağrıdır.Yaşayabileceğiniz en ağrılı durumlardan biri dir ve doğum sancısına benzer. Ağrı çoğu zaman ani başlar karında, sırtta veya kasıkta hissedilir. Ağrıya sıklıkla bulantı, kusma, terleme ve titreme eşlik eder. Taşın idrar yolunda hareket etmesi nedeniyle oluşan kolik tarzda ağrılara taş mesaneye yaklaştıkça idrarda yanma, devamlı idrar yapma ihtiyacı eşlik eder.Erkeklerde yumurtalıklarda da ağrı olabilir. Yine taşın idrar yolunda hareket etmesine bağlı olarak idrarda kan görülebilir. Yakınmalara ateş ve titreme eşlik etmesi enfeksiyon belirtisidir. Böbrek enfeksiyonları çok ciddi enfeksiyonlardır ve acil tedavi gerektirir.
Belirti vermeyen böbrek taşlarına da rastlanabilir. Bu taşlar, ancak kontrol sırasında ya da başka amaçla yapılmış tetkiklerde tesadüfen saptanır Bütün taşlar tedavi gerektirmez. Eğer taşınız rahatsızlığa neden oluyorsa ve doğal yollarla idrardan düşmüyorsa tedaviye ihtiyacınız var demektir. Önceden mevcut tıbbi hastalıklarınız varsa da doktorunuz tedavi önerisinde bulunabilir. Taşınız büyümeye devam ediyorsa, sık ve şiddetli ağrı yapıyorsa aktif tedavi görmeniz gerekir.
Tanı Yöntemleri
Yukarıdaki klinik bulguları olan hastalara ilk olarak Direkt üriner sistem grafisi çekilmelidir. Bu filmle taşların %85’ine tanı konulabilir. Bu filme ek olarak hastalara ultrasonografi, IVP ve tomografi yapılabilir. Hastalığın tanısında en önemli yaklaşım detaylı hastaöyküsü ve titiz bir fizik muayenedir. Sanılanın aksine tüm böbrek taşları aynı yapıda değildir. Bu nedenle özellikle ilaçlı tedavide olmak üzere tüm taşlar aynı yöntemle tedavi edilememektedir. . Küçük taşlarda taş düşürülmesi ve ağrının azaltılması için ilaç tedavilerine ihtiyaç duyulmaktadır. Geçmişte sıklıkla başvurulan açık taş ameliyatları ise bugün neredeyse hiç kullanılmamakta, yine 10-15 yıl öncesine kadar sıklıkla kullanılan “beden dışından ses dalgaları ile taş kırma tedavisi” bugün etkili ve pratik diğer yöntemler nedeniyle daha az uygulanmaktadır. Günümüzde en sık başvurulan yöntemler endoskopik-kapalı cerrahi yaklaşımlardır.
Tedavi Yöntemleri
Taş hastalığında tedavi modaliteleri çok farklılık göstermektedir. Bazı hastalara hiç birşey yapılmaz iken, bazı hastalara acil olarak cerrahi tedavi uygulanabilir. Tedavi seçeneklerini şöyle sıralayabiliriz:
Taş kırma yöntemi (ESWL)
Vücut dışında oluşturulan şok (basınç) dalgalarının böbrekteki taşlar üzerine odaklanması ile taşların kırılması esasına dayanan tedavi şeklidir. Ancak her taşın tedavisi için uygun olmayıp sadece çapı 2 cm.nin altındaki böbrek taşlarının en etkili tedavi şeklidir.Bu yöntemle taşlar küçük parçalara ayrıldıktan sonra vücuttan dışarı atılabilmektedir. Ancak yöntemin başarısı, taşın nitelikleri ve vücut yapısı gibi birkaç faktöre bağlıdır. Eğer taşınızın boyutu büyükse taşınızın tamamının kırılması için birkaç seans yaptırmanız gerekebilir. Büyük taşlar, aşırı şişmanlık, kanama bozuklukları, idrar yollarında enfeksiyon ve idrar yollarında tıkanıklık bu yöntem için engel teşkil eden faktörlerdir.
Geçmişte sıklıkla başvurulan açık taş ameliyatları ise bugün neredeyse hiç kullanılmamakta, yine 10-15 yıl öncesine kadar sıklıkla kullanılan “beden dışından ses dalgaları ile taş kırma tedavisi” bugün etkili ve pratik diğer yöntemler nedeniyle daha az uygulanmaktadır. Günümüzde en sık başvurulan yöntemler endoskopik-kapalı cerrahi yaklaşımlardır. Bu yöntemler;
Endoskopik üreter taşı ameliyatı - Kapalı böbrek taşı ameliyatı
Fleksible URS ile doğal idrar kanalından böbreğe kadar çıkılarak böbreğin odacıkları içindeki taşlar lazer yöntemiyle kırılıyor. Başarı oranı yüzde 95! Başarı oranı taşın boyutuna, tam olarak nerede yerleştiğine bağlı olarak değişmekle birlikte tek seansta tam olarak taşsız kalma oranı yüzde 85-90 arasında, ikinci seansta ise yüzde 95'ler seviyesindedir.
İyileşme süresi kısa; Hastanede kalış süresinin kısalığı ve iyileşme sürecinin çok hızlı olması ve böbrek işlevlerine en az zarar veren yöntem olması önemli avantajlarıdır. Tamamen endoskopik bir yöntem olması nedeniyle özellikle kan sulandırıcı ilaç alma zorunluluğu olan hastaların taşlarının tedavisinde, ameliyat öncesi ilaçlarının kesilmesine gerek olmaması da diğer yöntemlere göre Fleksible URS'yi daha üstün kılıyor.
Perkütan taş cerrahisi
Modern yöntemler devreye girmeden önce böbreklerin içerisinde yer alan taşlar açık ameliyatlar yapılarak alınmaktaydı. Vücutta yapılan büyük kesiler nedeniyle açık ameliyatlar hastanın uzun süre hastanede kalmasına, iş ve günlük aktivitelerini bırakmasına sebep olup, bu tedaviler sonrasında ameliyat yarasının iyileşmesi ve hastanın ayağa kalkması da uzun zaman almaktaydı. Günümüzde artık böbrek taşlarının çok az bir kısmı (% 1) açık ameliyat yöntemi ile alınmaktadır. Taş kırma yöntemi ile tedavi edilemeyen veya kırılsa da dökülemeyecek büyüklükte olan taşların çoğunda hastalara açık ameliyat yapmadan, böbreğe tek bir kanaldan girilerek (kapalı yoldan) tedavi yapılabilmektedir. Perkütan yoldan taşın cerrahi tedavisi olarak ta isimlendirilen bu işlem sırasında ciltte açılacak küçük bir delikten böbreğe girilerek, böbrek içinde ki taşlar gözle görülebilmekte, sayısı ve büyüklükleri net bir şekilde değerlendirebilmektedir. Küçük olan taşlar kolaylıkla dışarı alınabilirken, büyük taşlar olduğu yerde kırılarak küçük parçalar halinde temizlenebilmektedir. Sadece tek bir kanaldan girildiği için bu yöntemin böbrek fonksiyonları üzerinde ciddi hiçbir etkisi olmayıp hayat kalitesi açısından da hastaya çok az zarar veren bir yöntemdir. Bu yöntem yüksek başarı oranları ile işlem sonrasında hastaların herhangi bir ameliyat yarası olmaksızın erkenden ayağa kalkıp, çok kısa sürede iyileşerek, aktivitelerine dönmelerine müsaade etmektedir.
aş oluşumunu önleyecek genel yaşam tarzı tavsiyeleri
Başka bir taş oluşumu riskiniz düşük olsa dahi doktorunuz veya hemşireniz size birtakım yaşam tarzı değişiklikleri yapmanızı tavsiye edecektir. Bu önlemler, başka bir taş oluşturma riskinizi azaltır ve genel olarak sağlığınızı iyileştirir.
Erişkinler için öneriler;
- Daha fazla sıvı tüketin
- Her gün 2.5 ile 3 litre arası sıvı tüketiniz
- Sıvı alımınızı gün içine dengeli dağıtınız
- Su veya süt gibi nötr pH’lı içecekleri tercih ediniz
- İdrar miktarınızı gözetim altında tutunuz. Günlük 2-2.5 litre olmalıdır
- İdrarınızın rengini gözlemleyiniz. Zira açık renkte olması gerekir
- Sıcak iklimde yaşıyorsanız veya yoğun fiziksel egzersiz yapıyorsanız daha fazla sıvı alınız. Sıvı kaybınızı dengelemeye yardımcı olacaktır.
- Diyetinizi uyarlayın
- Kişisel durumunuza göre doktorunuz diyetinizi uyarlama önerilerinde bulunabilir. Bunun öncelikle doktorunuzla görüşülmesi önemlidir.
- Dengeli ve çeşitlendirilmiş bir diyet uygulayınız
- Bol miktarda sebze, lifli gıda ve meyve (özellikle turunçgiller) yiyiniz
- Yumurta, mercimek, beyaz pirinç, soyulmuş elma, üzüm, karnıbahar, kabak gibi düşük okzalat içeren gıdaları daha fazla yemeye çalışınız
- Diyetinizin yeterli kalsiyum içerdiğinden emin olunuz (günlük yaklaşık 1,000 miligrama denk gelmelidir) Ancak kalsiyum destek ürünleri konusunda dikkatli olunuz ve doktor veya hemşirenizin tavsiyelerini alınız
- Diyetinizdeki tuz miktarını azaltınız (günde 3-5 gr’ı aşmamalıdır)
- Özellikle genç hayvan etinde bol olan hayvansal proteini çok fazla almayınız. Bunun yerine avokado, karnıbahar ve bezelyede bulunan sebze proteini alınız
- Sağlıklı vücut ağırlığınızı koruyunuz (Vücut Kütle Endeksiniz 18-25kg/m2 arasında olmalıdır)
- Sağlıklı alışkanlıklar
- Sağlıklı bir yaşam tarzını benimsemek her zaman için iyi bir fikirdir.
- Haftada 2 veya 3 kez egzersiz yapmaya çalışınız
- Stresten kaçınınız
Böbrek ve üreteral taşları için metabolik değerlendirme
Taş oluşturma riskiniz yüksekse doktorunuz metabolik değerlendirme yapacaktır. Bu değerlendirme, sizin hangi ek tedaviye ihtiyaç duyabileceğinizi belirleyen bir dizi kan ve idrar testidir. Testlerin sonuçlarına göre ilaç tedavisi görebilirsiniz. İlaç tedavisi genellikle hiçbir yan etki yapmaz veya çok az yan etkiye sebep olur. Ayrıca yaşam tarzı değişikliklerinizi dikkate almanıza yardımcı olur Metabolik değerlendirmenin bir parçası olarak doktorunuz sizden 24 saatlik 2 farklı dönemde idrar biriktirmenizi isteyecektir. Bu, taşınızın kendiliğinden düşmesinin veya tedavi ile çıkarılmasının yaklaşık 3 hafta sonrasında yapılır. İdrar miktarınızla birlikte idrarınızdaki değişik maddelerin miktarları da ölçülür. İdrarınızdaki maddeler arasında kalsiyum, asit bulunur. İlaç tedavisine başladıktan 2-3 ay sonra doktorunuz, ilaç tedavisinin dozunun ayarlanması için başka bir idrar örneği alacaktır.